AŞK-I MAKARNA

Sürekli yedikleri makarnalarla beyinleri hamurlaşmış üniversite öğrencileri ve yasak aşkları...



Uyarı: Oyunu sahnelemeden önce mail yoluyla veya İnstagram üzerinden iletişime geçip izin istemeniz rica olunur. Oyun hakkındaki görüş ve önerilerinizi de bu sayfanın en altında yorum olarak ya da mail / instagram yoluyla belirtebilirsiniz. Keyifli okumalar dilerim...



Aşağıdaki mail adresinden bana ulaşabilirsiniz.

ahmet736arslan@gmail.com

Yeni yayınladığım oyunlardan anında haberdar olmak ve iletişime geçmek için İnstagram'dan takip edebilirsiniz. 👇


Ya da buraya tıklayarak siteye abone olabilir ve yeni içeriklerden e-posta yoluyla haberdar olabilirsiniz.


Oyun yazma sürecimle ilgili videolar paylaştığım kanalımı aşağıdaki linkten inceleyebilirsiniz.👇


KARAKTERLER
BURAK: 20-25 yaşlarındadır. Üniversitelidir. Ev sahibinin kızı Cansu'nun sevgilisidir
CANSU: 20-25 yaşlarındadır. Ev sahibi Mithat Bey'in kızıdır.
GÜNDÜZ :20-25 yaşlarındadır. Burak'ın ev arkadaşıdır. Yemeğe çok düşkündür
MİTHAT BEY: Ev sahibidir. Cansu’nun babası, Suzan Hanım'ın eşidir (sadece ismi geçiyor)
SUZAN HANIM: 40-50 yaşlarındadır. Mithat Beyin eşi, Cansu’nun annesidir
BEŞİR : 30-40 yaşlarındadır. Kapıcıdır. Sürekli öksürmektedir. 
OYA ve SUNA : Suzan'ın gün arkadaşlarıdır. 40-50 yaşlarındadırlar.

SAHNE

(Sahnenin tam ortasında giriş kapısı seyirciye bakan asansör görünmektedir. Sahnenin seyirciye göre solunda 3 kişinin sığabileceği bir koltuk, bir adet sandalye, bir adet masa ve evin çıkış kapısı görünür. Çıkış kapısı asansör kapısına dik açıyla durmaktadır. Aynı şekilde sahnenin sağında bir adet 2'li koltuk ve evin çıkış kapısı vardır. Yani sahnede birbirine komşu iki ev ve asansör vardır. Seyirciye göre sağ taraf öğrenci evi sol taraf ev sahibinin evidir. Öğrenci evindeki iki öğrenci kendi evlerinde konuşmaya başlarlar)

Burak: Kanka haberin olsun. Kirayı vermeye gidiyorum (elinde para tutmaktadır)

Gündüz: Dur oğlum dur! Öyle kira mı verilir?

Burak : Başka nasıl vereyim oğlum parayı?

Gündüz: Git mutfaktan boş bir tabak al. Parayı ona koy öyle ver

Burak :Dalga mı geçiyorsun ya? Niye tabağa para koyuyoruz?

Gündüz : Cık cık cık sen hala durumun ciddiyetini kavrayamadın. Abi burası ne evi bi' söyler misin bana?

Burak : E tamam öğrenci evi de ne alaka Gündüz

ndüz: Karşı dairede kim oturuyor kardeşim?

Burak : Ev sahibi oturuyor da ne alaka oğlum. Tabak ne alaka!

Gündüz : Bizim bu saatten sonra tek amacımız karşı eve boş tabak vermek bunu böyle bil tamam mı?

Burak: Boş tabak verince ne olacak?

Gündüz: E onlar da insansa boş tabağı boş vermezler herhâlde. Çeşit çeşit yemek pişiyor oğlum o evde. Ne olur yani bir tabak da bize verseler?

Burak : Sen iyice delirdin. Lan karşı tarafta Cansu var Cansu! Kızın gözünden iyice düşeyim değil mi, rezil olayım kıza?

Gündüz : Umurumda bile değil kardeşim. Ben açım aç. Artık mutfağı diğer odalarla karıştırmaya başladım oğlum. Bizim mutfakta mutfağa dair hiç bir özellik yok. Tuvalette de yiyecek bir şey yok mutfakta da. Ben artık ikisini gerçekten ayırt edemiyorum bir gün gelip mutfağın ortasına sı.......

Burak: Şşş yavaş yavaş abartma oğlum. Daha mantıklı sebepler bul tabağı öyle verelim ama bu dediğin gerçekten olmaz. ( deyip evden çıkar )

Gündüz: Ya bi' dur biraz düşünseydik

Burak: Bir daha ki sefere (deyip karşı evin kapısını çalar)

( Kapıyı Cansu açar ve direkt Burak'a sarılır. Bu sırada Gündüz kendi evlerinin kapısı önünde durmaktadır )

Cansu : Aşkım, nasıl özledim seni ya!

Burak : Dur, dur bi' gören olur

Cansu : Kimse yok evde ya. Babam işte. Annemin de arkadaşlarıyla günü varmış. Sıra bizdeymiş ondan alışverişe çıktı

Gündüz : (bir anda heyecanlanır) Ne! Ne dedin, neymiş Burak ne varmış?

Cansu : Gündüz demedim gün dedim gün. Senlik bir şey yok yani Gündüz

Gündüz: Gün varsa size tabak yetmez. Dur ben size içeriden tabak getireyim

Burak: Oğlum bi' dur ( derken Gündüz arkasına bakmadan eve girer. Sahneden çıkar )

Cansu: Aşkım bunun tabakla ne derdi var ya? Dün kapıcı sizden çöp poşeti istemiş. Poşetin içine boş tabak koyup öyle vermiş. Apartmandaki her eve bir şekilde boş tabak veriyormuş. Derdi ne yine bunun?

(Bu sırada Gündüz elinde iki tane boş tabakla gelir)

Burak : Gündüz Beşir abiye de boş tabak vermişsin Oğlum sen iyicene delirdin ha!

Gündüz : Sana durumun ciddiyetinin farkında değilsin demiştim kardeşim. Beşir abigil de her gün makarna yiyor ama onlara bile boş tabak veriyorum. Anla artık anla durum vahim.

Cansu : Ne oluyor ya? Ben hiç bir şey anlamıyorum

Burak: ( Gündüz'ün elinden tabakları alıp Cansu'nun eline sıkıştırır ) Bir şey yok aşkım bir şey yok. Şimdilik al sen şunları (Tabakları Cansu'ya verir)

Gündüz : Yalnız tabakları çok geciktirmeyin. Takım bozuluyor da

Burak : Ne takımı oğlum? Zaten son iki tabağımız kalmıştı onu da şimdi verdin

Gündüz: Allah Allah 2 tabaklık takım olamaz mı? Takım bozuluyor diyorsam bozuluyordur Burak!

Cansu: E al o zaman Gündüz. Bize lazım değil zaten

Gündüz : Yok kız yok ne acelesi var. Öyle dediğime bakma sen. Hele bir misafirler gelsin. Yemekler pişsin. Gün başlasın bakalım

(Bu sırada asansörden kapıcı Beşir gelir. Burak ve Cansu ev sahibi-kiracı gibi davranmaya başlarlar.Gündüz kapıyı kapatıp içeri girer)

Burak: ( Parayı Cansu’ya uzatır ) Biraz geciktik Cansu hanım. Kusura bakmayın lütfen

Cansu :Bir daha olmasın. Babam bu konuda çok hassas biliyorsunuz

Burak: Tabi Cansu Hanım bir daha olmaz

Beşir : (Kesik kesik öksürerek konuşur) Çöp var mı çöp?

Burak : Bizde yok Beşir abi. 

Cansu : Bizde de yok 

(Beşir yeniden öksürmeye başlar)

Burak: Abi hayırdır hasta mısın?

Beşir : Yok yok kendimi Beşir diye bildim bileli öksürüyorum

Burak: Hımm kronik demek ki. Geçmiş olsun 

Beşir: Bak mesela kendimi bildim bileli gözüm de çok iyi görür. Çalı çırpı arkasından bile her şeyi görürüm (imalı bir şekilde) Her şeyi ve herkesi 

Burak: Maşallah abi maşallah

 (derken Beşir'in telefonu çalar)

Beşir : (Sinirlenerek)  Al işte yine aynı kadın! Hey Allahım ya

Burak: Hayırdır abi?

Beşir : Hiç sorma. Katya diye bir kadın taktı bana. Nereden bulmuşsa telefonumu arayıp duruyor arsız

( Telefonu açar )

Beşir : (Konuşurken asansöre doğru ilerler) Hanımefendi, kaç defa diyeceğim ya! Ben şoför Beşir değilim yahu değilim! Ben kapıcıyım kapıcı. (öksürür) Rica ediyorum bırakın peşimi ( biraz durur) Tamam o da öksürüyor olabilir ama o ben değilim. Hem ben kızıl sevmiyorum. Çıtı pıtı küçük renkli gözlü şeyleri severim ben. Tipim değilsin hem de hiç değilsin ya! Hatça mısın Katya mısın bırak peşimi be!  (Asansöre binip kapısını kapatır)

Burak : Aşkım çok dikkatli olmamız lazım 

Cansu : Aa niye ki?

Burak: Kapıcımızın adı Beşir Cansu Beşir

Cansu : Ee ne olmuş?

Burak : Öksürüyor Cansu, Beşir abi sürekli öksürüyor

Cansu : Aşkım bunun bizimle ne alakası var?

Burak : Öksüren Beşirler yasak aşkları sevmez Cansu. Bir dizide izlemiştim bu işin sonunda çok kötü şeyler olabilir, çok kötü şeyler Cansu

Cansu : Ne oluyor ya! Ne dizisinden bahsediyorsun? Sonunda ne oluyordu?

Burak : Sen Cansu...

Cansu : Evet ben?

Burak : Sen, ölüyorsun

Cansu: (endişelenir) Ne ölmesi ya! Daha çok gencim. Cansu'yum ben koskoca Mithat Bey'in kızı. Kimse öldüremez, kimse canımı acıtamaz. Gayet iyiyim ben. Şimdi dinleneceğim güzelleşeceğim. Çok güzel olacağım ve en sahici gülümsememle onların mutluluğunu alkışlayacağım

Burak: Ne diyorsun, onlar kim?

Cansu :Bilmiyorum kafam çok karışık. İyi değilim ben Burak. Bir kaçamak yapıp sinemaya mı gitsek? Kafamız dağılır. 'İhanetin Bedeli' diye yeni bir film gelmiş. Ha ne dersin? İkimizin de buna ihtiyacı var.

Burak: Kaçamak mı? Lütfen bu kelimeyi bir daha kullanma. Bugün biraz yorgunum. Başka zaman mı gitsek acaba?

Cansu : Burak beni beni Cansu'nu üzme lütfen! Çantamı alayım geleyim. Annem gelmeden çıkalım hemen ( deyip içeri girer )

Burak : Olamaz olamaz her şey aynı. 'Aşk-ı Memnu' kehaneti her tarafımızı sardı. (Deyip içeri girer. Girdiğinde Gündüz elindeki bir sürü kağıdı acele acele okumaktadır )

Burak : Ben nelerle uğraşıyorum sen ne yapıyorsun oğlum? Sınav haftası geçmedi mi?

Gündüz: Yok ders değil. Bugün bir güne davetliyim de yemek tarifi çalışıyorum.

Burak : Gün mü?  Allah Allah neredeymiş bu gün?

Gündüz : Karşı komşumuzda. 

Burak: Saçmalama oğlum gitmeyeceksin değil mi?

Gündüz : Bu çocuk bugün o güne gider. Ortamı tavlar. Yiyecekleri alır. Akşama da bu evde ziyafet verir.

Burak : Açlık insanı ne hale getiriyor ya. Aslan gibi çocuk kovadaki balığı gözleyen kediye döndü 

Gündüz : Aslan, balık, kova tabi ya burçlar! Günlerin vazgeçilmezi. Tutma beni tutma. Daha çalışacak çok şey var.

Burak : Delisin oğlum sen deli. Ben cüzdanı alıp çıkıyorum haberin olsun.

Gündüz : Nereye gidiyorsun şekerim?

Burak : Şekerim?

Gündüz: Gün için hazırlık yapıyorum. 'Şekerim şuradan zeytinli poğaça uzatır mısın?' Nasıl oluyor mu?

Burak : Of hiç uğraşamayacağım simdi seninle. 'İhanetin Bedeli' mi ne öyle bir film varmış. Ona gidiyoruz Cansu'yla. İstersen sen de gel

Gündüz: 'İhanetin Bedeli' mi ahaha. Kardeşin karşı dairede pastaların, böreklerin tüm çeşitlerini izleyecek. Gelir mi sence o filme?

Burak : Gelmezsen gelme (deyip cüzdanını almak için sahneden çıkar)

Gündüz : (elindeki kağıtları karıştırır) Burçlar, burçlar hah buldum. Ooo bu konu çok uzun. Ne! Bir de bunların yükseleni mi var? Yükselenler müfredata dahil mi acaba?

( Bu sırada Burak gelir )

Burak : Lan benim kemerim nerede?

Gündüz : (Elindeki kağıttan okur)  Aa yay, yay burcusun. Değer verdiğin şeyleri çabuk kaybediyorsun. Seni gerçekten mutlu edenlerin sayısı epey az. Zamanını günü kurtarmak ve iyi görünmek için harcıyorsun. Daimi mutluluk arayışın biraz daha sürecek ama korkarım ki bir zaman sonra çok yanlış yerlerde ve insanlarla zaman kaybettiğin gerçeğiyle yüzleşeceksin. Yasak olan şeylerden kaçınmalısın unutma her yasak şeyin bir sahibi vardır.

(Bu sırada Cansu kendi evinden çıkar ve Burakların kapısını çalar)

Burak :  (Telaşlanır) Boşver kemeri benim hemen gitmem lazım

Gündüz: Hata yapmaya açık bir dönemdesin. Karar verirken çok dikkatli olmalısın. Unutma gerçeklerden kaçamazsın.  

(derken Cansu ve Burak çoktan gitmişlerdir )

Gündüz : (Burak ve Cansu’nun arkasından bakarken söyler) Dinleme sen beni Burak dinleme. Akşam da 'çok açım' Gündüz derken ben de seni dinlemem (deyip kapıyı kapatır) Ne zor işmiş arkadaş bu gün meselesi. Hangi birini aklımda tutacağım? Karın tokluğuna çalışmak bu olsa gerek. İnşallah değer Allah'ım inşallah. En az 4 çeşit pasta. En az 4 4 4 (deyip sahneden çıkar )

(Tam bu sırada asansör açılır. Oya, Suna ve ev sahibi Suzan Hanım sahneye girerler. iki daire arasındaki boşlukta konuşmaya başlarlar. )

Suzan : Ama hayatım böyle hiç olmadı ya! Ben daha yeni alışverişten geliyorum. Bir çeşit pasta bile yapmadım. Ne zaman yapacağım da ne zaman yiyeceğiz?

Oya : Aa şekerim böyle düşünürsen darılırız. Bu sefer de böyle olsun canım. Sanki pasta yemeye mi geliyoruz? Bu sefer de bir çay içer kalkarız.

Suna : Tabii ya pasta börekten sıkıldık zaten. Bak benim uzun zamandır aklımda bir fikir var. Bugüne kısmetmiş. Bence bir tencere makarna yapıp yiyelim..O eski üniversite günlerindeki gibi. Nasıl özledim ya!

Suzan: Ay yok artık! Nerede görülmüş günde makarna yendiği?

Oya : Ne yalan söyleyeyim üniversitede beraber yediğimiz makarnaları ben de çok özledim

Suzan : İlle de makarna diyorsunuz yani?

Suna : Şöyle bol salçalı, ketçaplı, mayonezli. Ay acıktım vallahi.

Suzan : Peki madem bugün de böyle olsun.

(Deyip içeri geçerler. Oya ve Suna ikili koltuğa oturur. Suzan mutfağa gider.)

Suzan : Siz oturun. Geliyorum ben hemen

(Kapı kapanma sesini duyan Gündüz heyecanla sahneye girer. Atkı takmıştır)

Gündüz : Aha gün başladı. Valla da başladı billa da başladı. Hadi oğlum Gündüz son tekrarlar hadi oğlum! Neydi yay burcu? Değer verdiği şeyleri çabuk kaybeder. Zamanını günü kurtarmak ve iyi görünmek için harcar. Hata yapmaya açık bir dönemdedir. Karar verirken çok dikkatli olmalı. Of çok karışık ya. Neyse takıldığım yerde çaktırmadan telefondan bakarım (deyip elindeki kağıtlardan acele şekilde bir şeyler okur)

(Bu sırada Suzan, mutfaktan Oya ve Suna'nın oturduğu salona yani sahneye gelir )

Suzan: Makarnanın suyunu koydum hanımlar. Ee bugünün konusu ne? (deyip boş sandalyeye oturur)

Suna : Geçen hafta ne hakkında konuşmuştuk ki?

Oya : Yakın tarih siyaseti üzerine sohbet etmiştik

Suna : Aa doğru doğru. Ne iyi oluyor ya böyle. Gün deyince burç, dedikodu, yemek tarifi falan konuşuyoruz zannediyorlar ama aslında her hafta genel kültürümüz gelişiyor.

Suzan : Kesinlikle bu sistem hepimiz için çok iyi oldu. Ee bu hafta hangi konu hakkında bilgileniyoruz?

Oya : Diyorum ki hanımlar bugün pastayı böreği bırakıp makarnaya geçerek farklı bir karar aldık. Gelin bu farklılığı bir üst seviyeye çıkartıp bugün futbol konuşalım

Suna: Ay yok artık! Benim futbol hakkında bildiğim tek şey futbol topuyla oynandığı. Bunu da bilmek için biraz mantık yürütmek yetiyor zaten

Oya : Tamam işte Suna. Bizim bu günlerdeki asıl amacımız hiç bilmediğimiz konular hakkında bilgilenmek değil mi zaten? Sen ne dersin ha Suzan?

Suzan : Doğru diyorsun kız. Her konu hakkında biraz da olsa bilgi sahibi olmak gerek 

Oya : Tabi canım! Hepimizin elinde telefon var. Takıldığımız yerde bakarız. Hakemler bile maçın ortasında durup dizi özeti izler gibi pozisyon tekrarı izlemiyor mu?

Suzan : Tam üstüne bastın. Bence bu VAR uygulaması, maçın temposunu ciddi derecede düşürüyor.. Ne o öyle ayol! Gitsin evinde direkt televizyondan izlesin bari.

Suna : Şaşkın ve ürkmüş bir şekilde sizi izliyorum. Televizyonda bağır çağır futbol konuşan yorumcu karakterini bunca sene içinizde nasıl susturdunuz? Ben bu köşede sessizce makarna yemek istiyorum. Şu an tek istediğim şey makarna yemek

( Bu sırada Gündüz hala elinde tutmakta olduğu kağıtları bırakır. Eline telefonunu alır )

Gündüz : Bekle beni 4 çeşit pasta geliyorum! ( deyip kendi evinin kapısından çıkar )

Suzan : Aa iyi hatırlattın Suna. Ben mutfağa gidip makarnanın suyuna bakıp geliyorum.

( Tam yerinden kalkarken zil çalar )

Suzan : Allah Allah kim ki bu saatte? Beşir desem izinli o

Oya : Aa Beşir niye izinli?

Suzan : Uzun zamandır beklediği 'İhanetin Bedeli' mi ne öyle bir film vizyona girmiş. Ona gidecekmiş

Suna : Kapıcıya bak ayol! Helal olsun film kültürü falan. Bir hafta da filmlerden konuşalım o da gelsin ahaha

Suzan: İlahı Suna

(deyip kapıyı açar.)

Gündüz : Merhaba Suzan hanım

Suzan : Aa Gündüz geç geç. Hemen içeri geç. Çok güzel denk geldi. Bugünkü sohbetimizde sana ihtiyacımız olabilir. Hanımlar misafirimiz var. Gündüz çekinme. Gel sen otur böyle. Ben makarnanın suyuna bakıp geleceğim.

Gündüz : (biraz sessiz bir şekilde) Allah’im nasıl bir durumdayım. Kadın fırındaki pastaya bakıp geleceğim diyor. Ben makarnanın suyu diye duyuyorum.

Oya : Merhaba hoş geldiniz. (elini uzatır)  Arkadaşlar kısaca Oya der

Gündüz: Merhaba. Uzun hali neydi acaba?

Oya: Adım Oyanam soyadım Kıyamam

Gündüz: Ya kıyamam (deyip sahte bir gülüş atar)

Suna :Merhaba ben de Su ama arkadaşlar uzunca Suna diyorlar

Gündüz : Memnun oldum. Ben de Gündüz. Arkadaşlar kısaca 'Gün' der. Bayılırım günlere. Yiyelim sohbet edelim tam bana göre (deyip Oya ve Suna'nın arasına oturur. Telefonunu ortadaki masaya koyar.)

( Bu sırada Suzan sahneye girer. boş sandalyeye oturur)

Suzan : Yiyeceğiz yiyeceğiz hiç bir yere göndermem seni. Makarna oldu olacak

Gündüz : (kafasını sallar) Çık kafamdan çık. Pasta dedi. 4 çeşit pasta dedi

Oya : Ee kadro tamamlandığına göre ben Ronaldo diyerek konuya giriş yapıyorum o zaman

Gündüz : Ronaldo mu? Ha burcu mu? Hangi burç, onu mu konuşacağız?

Suzan : Yok ayol yok. Juventus'a transferinin Real Madrid'e olan etkisi

Gündüz : Of ya bugün her şeyi yanlış duyuyorum. Siz şu an ne konuşuyorsunuz bilmiyorum ama ben Ronaldo Real Madrid falan olarak duyuyorum. Şekerim düştü herhalde. Bir şeyler yemeyecek miyiz?  ( Daralmıştır. Atkısını gevşetir. )

Suzan : Aa yiyeceğiz tabii. Makarna biraz soğusun hemen getireceğim

Gündüz : (kulağını tıkayıp tekrar etmeye başlar) Pasta, 4 çeşit pasta, pastalar soğuyacak, 4 çeşit pasta

Suna : Ee Gündüz Ronaldo hakkında hiç görüşün yok mu?

Gündüz : Ronaldo mu? Imm Ronaldo (biraz durur) şu an aklımda sadece burçlar ve yemek tarifleri var. Kalan her şey silinmiş. Allah'ım tek kelime futbol konuşamıyorum

Suzan: Ahaha ilahi Gündüz

Oya : Ronaldo takımın bel kemiği konumunda. Kim ne derse desin.

Gündüz : 1 kilo kemikli et, 3 patates, 4 diş sarımsak, 2 litre su

Suna : Aa bu ne şimdi?

Gündüz : Sebzeli kemik haşlama tarifi

Suzan: Ayol bu hakikaten iyi değil. Şekeri düştü herhalde. Tamam tamam getiriyorum makarnayı 

Suna: Tarihin en uzun sürede yapılan makarnası oldu seninki de. Getir şekerim şu makarnayı getir. Ben de acıktım vallahi

(Suzan mutfağa gider)

Gündüz : (kulağını kapatıp) Pasta, pasta, 4 çeşit pasta (diye sayıklamaya başlar)

Oya: Ne kadar garip değil mi? Şekeri düşünce pasta pasta diye sayıklamaya başladı çocuk

Suna: Benim babam da böyleydi. Acıkınca 'kadın budu köfte' 'kadın budu köfte' diye sayıklardı. Annem de sadece 'kadın' dediğini duyardı.'hangi kadın' 'hangi kadın' diye babamı sıkıştırıp dururdu. 

Oya: Bunun ki iyiymiş o zaman 'kadın budu köfte' diye sayıklamak ne ayol

Suna: Öyle deme çok severdi rahmetli

(Suzan elinde tepsiyle sahneye girer. Herkesin önüne birer tabak makarna koyar. Gündüz kafasını kaldırıp makarnayı görür)

Gündüz : (Atkısını boynunda çapraz yapıp bir ucunu Oya'nın eline sıkıştırır. Bir ucunu Suna'nın eline sıkıştırır) Çekin lütfen! Çekin bitirin bu işkenceyi! Bu pasta dolu tabakların hepsinde makarna görüyorum ben. Hiç iyi değilim. Hiç iyi değilim

Suzan : Aa iyisin iyisin hepsinde makarna var zaten. 4 tabak makarna

Gündüz: (yukarı bakarak) Allah'ım senden pasta isterken İngilizcesinden bahsetmemiştim (deyip bayılır)

(Kadınlar telaşlanır)

Suna: Suzan ambulansı ara ambulansı! (deyip masada duran Gündüz'ün telefonunu gösterir)

(Kadınlar telaşla Gündüz'ün yanağına ellerini vururken Gündüz'ün telefonuna mesaj gelir. Suzan telefonu eline alır. Aşk-ı Memnu müziği çalmaya başlar. )

Suzan :  'Beşir abi, her şeyi açıklayacak' gönderen Burak

(Bu sırada asansörden Beşir çıkar. Suzangilin evinin kapısına doğru gelir)

Suzan : (Gündüz e dönüp) Beşir neyi açıklayacak Gündüz. Beşir neyi açıklayacak!

(Beşir zili çalar)

Oya : Ambulans mı?

Suna : Oha aramadan mı geldi? Allah'ım teknoloji ne kadar gelişti. Haftaya da teknoloji konuşalım kızlar

Oya : Suna zamanımı şimdi!

( Suzan kapıyı açar.)

Beşir : Size çok önemli bir şey söylemem lazım Suzan Hanım

Susan : (Heyecanla) Evet dinliyorum Beşir

( Arkadan koşar adımlarla Cansu ve Burak gelir )

Beşir: Iıı şey Suzan Hanım

Susan : Evet Beşir?

(Cansu araya girer)

Cansu : Anne yalan söylüyor

Suzan : Kızım dur daha kimse bir şey söylemedi. Beşir neyi açıklayacaksın? Çatlatma insanı!

( Herkes heyecanla Beşir'e bakar. Müzik çalmaya devam etmektedir.)

Beşir : ( bağırarak ) Kapat kapat şu müziği! Dizi mi lan bu? Sonunda ismimi değiştirtecekler yemin ediyorum! Ben işten çıkıyorum Suzan hanım. Çok iyi bir maaşla şoförlük teklifi aldım. Anlayacağınız benden bu kadar.

Gündüz:  (bir anda ayılır) E hani dizi değildi. Adın Beşir. Bir de şoförlük yapacaksın. 

( Beşir öksürür )

Gündüz: Hem de öksürüyorsun

Beşir : Bak bak yeni ayılmış da bana laf yetiştiriyor. Sen bana laf yetiştireceğine soğumadan önündeki makarnayı ye be!

(Gündüz önündeki makarnaya bakıp yeniden bayılır. Kadınlar tekrardan Gündüz'ün yanaklarına vurmaya başlar.)

Burak: Siz hiç zahmet etmeyin. Ben ilgilenirim Gündüz'le. Ben onun neden bayıldığını biliyorum zaten

(Deyip Gündüz'ü bayıldığı koltuktan alır. Kendi evlerindeki koltuğa taşır. Kendi evlerinin kapısı önünde bekler. Bu esnada diğer oyuncular konuşmaya devam eder)

Oya: Suzancım bize müsaade. Biz kalkalım canım. 

Susan: Ay bugün hiç olmadı ya! Lütfen kusuruma bakmayın

Suna: Olur mu canım öyle şey. Günler çuvala mı girdi? Merak etme telafi ederiz

Susan: Mutlaka edelim mutlaka

Oya: Hadi canım benim görüşürüz

Susan: Görüşürüz canlarım

(Oya ve Suna asansöre binip sahneden çıkar)

Susan: Cansu! Anlat bakalım kızım. Kim yalan söylüyormuş?

Cansu: Önemli bir şey değil anne ya. Yanlış anlaşılma oldu herhalde. Sonra  anlatırım Sen neden bu kadar yorgun görünüyorsun. Iı şey ben bi' çay koyayım. Konuşuruz yine.

(Deyip hızlıca  eve girer ve mutfağa yani sahne dışına çıkar)

Susan: Böyle atlatamazsın hanımefendi. Geliyorum hemen. (Beşir'e döner):Beşir sen bu işten çıkma olayını akşam Mithat ile konuşsan olur mu? 

Beşir: Tabi Suzan Hanım tabi olur

Susan: Akşam gelirsin. Sakin sakin oturur konuşuruz. Hadi kolay gelsin 

Beşir: Tamamdır. Teşekkür ederim

(Suzan kapıyı kapatır. Sahneden çıkar. Beşir de asansöre binip sahneden çıkarken kapıda bekleyen Burak seslenir)

Burak: Behlül yapsana abi!

Beşir: Ne diyorsun oğlum?

Burak:  Hani ismimi değiştireceğim dedin ya. Behlül yap diyorum

Beşir :  (Biraz durur) Yok Matmazel yapacağım. O dizinin sonunda en karlı o kadın çıktı oğlum. Köşkü de zengin kocayı da kaptı

Burak : Matmazel de ne bileyim abi. Sana gitmez

Beşir : Gitmez tabi lan Beşir'im, Beşir kalacağım. Dizide geçti diye isim mi değiştirilir?

Burak: En doğrusu abi. Bakma bize takılıyoruz. Hadi tutmayayım ben seni kolay gelsin.

Beşir : Sağ ol. Ha bu arada bizde tabağınız varmış. Hanım bugün 4 çeşit pasta yapmış. Birazdan gönderirim. Genç adamsınız yersiniz. 

Burak: Ben de Gündüz'ü nasıl ayıltırım diye düşünüyordum. Çok iyi oldu bu. Sağolasın abi
 
Beşir: Sen de sağ ol. Gönderirim birazdan çocukla

Burak: Tamamdır abi

(Beşir asansöre biner ve sahneden çıkar. Burak da kapıyı kapatır. Koltukta yatan Gündüz'ün yanına gelir)

Burak: Gündüz! Beşir abinin eşi 4 çeşit pasta yapmış oğlum. Bize de göndermiş sağ olsun. Mutfakta masanın üstünde duruyor pastalar

(Gündüz bir anda uyanır. Burak'ın yüzüne bile bakmadan mutfağa doğru yani sahne dışına koşar)

Burak: (Gündüz'ün arkasından koşar) Dur oğlum dur! Birazdan getirecek. Dur bir yerini kıracaksın!

(Sahne kararır. Perde kapanır.)

SON




2 yorum:

  1. Yanıtlar
    1. Neden bu kadar kabasınız siz insanlar anlamıyorum bak kardeşim eğer sevmemişsen okuma bu kadar kolay neden insanları kırmak peşindesiniz ?

      Sil

Blogger tarafından desteklenmektedir.