İNTİHARIN İMTİHANI
İntihar etmek üzere olan bir şairin, intihar gecesi başından geçenler...
(Derin bir nefes alır.)
(Biraz duraklar. Sağa sola adım atar.)
Ama bu kadarı da fazla!
(Telefonunu kulağına götürür.)
(Perde açıldığında şair smokin ile sahnede durmaktadır.)
(Yavaş adımlarla boğaza yaklaşır ve konuşmaya başlar.)
O kadar yoğundum ki boğaz... mutlu mesut olsa da günlerim, 5 dakika bile varamadım yanına.
Dur hemen kızma! Unuttum zannetme seni
Belki bana inanmayacaksın ama ben yine de en baştan anlatacağım her şeyi...
İntihar amacıyla geldiğim o gün, mutlu mesut ayrılmıştım ya buradan
Hah işte ertesi gün, tıpkı burada konuştuğum gibi hem Elif'imle hem de babamla bakkalda buluştuk
Masadaki 3 çay kadar sıcak olan sohbette ben babama Elif'im bana ısındı
Hele babam, o kadar güzel konuşuyordu ki bu kadar tatlı dilli olduğunu hayal bile edemezdim doğrusu
Babam bir başka Elif'im bir başka mutluydu, benim mutluluğum ise bambaşkaydı
Biliyor musun boğaz , Elif'im aslında beni kabaran veresiye defteri hakkında konuşmak için çağırmış
Ama öyle güzel bir sohbet oldu ki ne benim ne de Elif'imin aklına geldi veresiye defteri
Düşünebiliyor musun boğaz? Yüzüme bile bakmayan bakkalın kızı, o gün gözlerimin içine içine gülüyordu!
O küçücük bakkal dükkanında kocaman aşkımızın ilk kıvılcımı alevlendi
Ve bugün aynen sana söz verdiğim gibi mutlu günümde koşa koşa sana geldim
Ne mutlusu ya!... En mutlu günüm bugün!
Anlasana boğaz ...Evleniyorum bugün!( daha coşkulu bir sesle ) Evet boğaz Elif'imle bugün evleniyorum
Neden düğün günü sana geldim biliyor musun?
Çünkü sen bizim aşkımızın en büyük şahidisin
Sırf bu yüzden doğacak ilk çocuğuma boğaz ismini koymayı isterdim ama ismi gibi huyu da sana benzer diye korkuyorum
Senin kadar hırçın bir çocukla uğraşamam doğrusu
Neyse neyse bunları konuşmak için daha erken
Önce gidip eveet diye bağırmalıyım değil mi?
Ahh O anı düşündükçe kalbim yerinden çıkacak gibi oluyor
Annem, babam, Elif'in annesi, babası aman Allahım Tüm tanıdıklar orada olacak
Tüm tanıdıklar demişken ( cebinden bir davetiye çıkartır elinde tutar ) sana da bir davetiye getirdim
Al işte davetiyen ( deyip davetiyeyi boğaza fırlatır)
Bunca yıllık yerinden kalkıp gelir misin düğünüme boğaz
( Sert bir rüzgar ve boğazdan dalga sesleri duyulur )
Keşke davetiyeyi okuyup öyle karar verseydin yahu ! Ne bu acele
Davetiye falan değildi zaten boş kağıt atmıştım boğaz
Düğünüme gelip tüm salonu sırılsıklam etmeni istemezdim doğrusu
Hem sen buraya o kadar çok yakışıyorsun ki, sakın ola gitme buradan , olur mu
Sen buraya layıksın boğaz
Sen buraya, ben de Elif'imin yanına layığım
Şimdi de layık olduğum yere gidiyorum boğaz
Elif'imin yanına gidiyorum
Bundan çok daha mutlu bir günümde görüşmek üzere, sağlıcakla kal ( seyirciye dönerek ) sağlıcakla kalın
( Perde kapanır )
Uyarı: Oyunu sahnelemeden önce mail yoluyla veya İnstagram üzerinden iletişime geçip izin istemeniz rica olunur. Oyun hakkındaki görüş ve önerilerinizi de bu sayfanın en altında yorum olarak ya da mail / instagram yoluyla belirtebilirsiniz. Keyifli okumalar dilerim...
Aşağıdaki mail adresinden bana ulaşabilirsiniz.
ahmet736arslan@gmail.com
Yeni yayınladığım oyunlardan anında haberdar olmak ve iletişime geçmek için İnstagram'dan takip edebilirsiniz. 👇
Ya da buraya tıklayarak siteye abone olabilir ve yeni içeriklerden e-posta yoluyla haberdar olabilirsiniz.
Oyun yazma sürecimle ilgili videolar paylaştığım kanalımı aşağıdaki linkten inceleyebilirsiniz.👇
TÜRÜ: TRAJEDİ-KOMEDİ
SAHNEDEN
- Kastamonu
KARAKTERLER
İNTİHAR ETMEK ÜZERE OLAN ŞAİR
SAHNE 1
(Boğazda
intihar etmek üzere olan şair, bazen seyirciye bazen kendini atacağı
boğaz dekoruna bakarak konuşmaya başlar.)
ŞAİR: Güneşli
bir günün akşamındaki kara bulutlara, boğazda eşlik etmek ne de
çılgınca değil mi ?
Cık, Pek de
çılgın sayılmaz aslında. Çılgın kararlar aniden verilir
yahu! Ben uzun süredir hep bu geceyi, hep bu boğazı düşlüyorum.
Yabancı değilim
bu boğaza, yerdeki taşa, karşı kaldırıma... Buraya ilk gelişim
değil yani.
Canım ne zaman
sıkılsa hep buraya koşarım. Saatlerce izlerim bu manzarayı.
Yok yok bu sefer
manzarayı izlemeye gelmedim... Bu sefer manzarayı son kez görmeye
geldim!
Sıkıldım artık! Martılardan da simitlerden de...
(Derin bir nefes alır.)
Bu boğaz kim
bilir kaçıncı intihara şahit olacak bu gece?
Her bahtsız
buraya gelip uzunca konuşur mu bilmem ama ben konuşacağım.
(Biraz duraklar. Sağa sola adım atar.)
Nasıl anlatsam.... Oturup ağlasam mı bilmiyorum.
Ağlasam dediysem sulu göz falan değilim, yanlış anlaşılmasın!
İnsanların
karşısında ağlamamak için yüzümün girmeyeceği şekil
yoktur....Öyle gururluyumdur.
Evet insanların
karşısında dedim. Yani yalnızken bir çocuk misali köşeye sinip
damla damla ıslatırım yanağımı. (Etrafına bakar.) Sahiden burada kimsecikler de yok
ağlasam yeridir aslında.
Ama ağlamadan
önce diyecek birkaç lafım var!
Öncelikle neden
buradayım... Hem de gecenin bir yarısında, bir başıma...
Şöyle anlatsam
daha iyi olur;
Sanki şekerli
sakızımın şekeri bitmiş ve hiçbir tadı kalmamış gibi...Hayatın
hiçbir tadı kalmadı!... ve tatsız bu sakızı çiğnemekten yoruldu
bedenim.
Tabi bir de aklım var...Bedenimden çok daha yorgun bir aklım.
Hayatı
koşu bandında yaşıyorum... Bedenim yoruluyor ama odamdan iki adım
öteye çıkamıyorum.
Ve bu koşu bandı
sürekli daha hızlısını istiyor benden! Her geçen gün
daha da yorgun bir ben duruyor odada.
Bu halimi gören annem de -her anne gibi- hep söyler. "8-17 bir işin olsun ‘böyle’ olmazsın!" diye
Bu halimi gören annem de -her anne gibi- hep söyler. "8-17 bir işin olsun ‘böyle’ olmazsın!" diye
Ben de her
seferinde sorarım 'böyle' derken, nasıl diye...
"E gün boyu bir odada tıkılıp kalmazsın!" der
Bilmiyor ki 8-17 işim
olsa bu sefer iki odada tıkılıp kalacağım... bir
evde bir de klimalı havasız iş yerimde...
Ha iş demişken,
ben anneme göre çalışmıyorum, akrabalara göre boş işlerle
uğraşıyorum, arkadaşlarıma göre hayatın sefasını sürüyorum. Bana sorarsanız şairim!
Ama şairlik de
karın doyurmuyor. Bu sebeple işsiz olarak nitelendiriliyorum... Tabi
canım! İş demek para kazanmak demek değil mi? Şairlik de neymiş!
Mısra başına 5
lira alsam bile sadece bakkal borcumu kapatmaz be yazdıklarım!
Yok yok yanlış
duymadınız şairim ben, hatta bir tane şiir kitabı bile çıkardım. Yalnız elden satmıyorum internette satışa sundum.
Muhteşem, harika, şahane fırsatlarda kitabın fiyatı yarı yarıya düşse de sadece bir
kişi satın aldı kitabımı. Kim olduğunu da bilmiyorum. Yanlışlıkla aldı herhalde.
Bilemiyorum... Bakarsınız bedenim boğazın serin sularına karışınca ünlü
bir şair olurum.
Hani hep ölünce
anlaşılır ya değer... kıymete biner merhum!
"İntihar eden
şairin son dizeleri!" diye paylaşır haber bültenleri. Yanına da
küçük resmimi koyarlar... İnşallah Facebook’dakini değil
Instagram'daki resmimi alırlar.
Gerçi ne önemi
var ki orada aldığın 'likeların' ölmüş gitmişsin be şair!
(Boğazdan sert bir rüzgar
ve dalga sesi duyulur.)
Ne dedim de
kızdın boğaz!... Biraz sabret de son kez anlatayım derdimi... Nerede
kalmıştık?
Ha sonra 40-50 gün
yasımı tutar sevdiklerim, taş çatlasa 2 aya unuturlar beni!
2 ay derken biraz
iyimser düşünüyorum geçen hafta 3 gün boyunca eve gitmedim
acaba annem yokluğumu hissedecek mi diye, 3 gün sonra eve
girdiğimde "Ben seni odanda sanıyordum nereden geliyorsun Mustafa" dedi annem, ismim Mustafa değil bu arada!.
Bilemiyorum... Alzheimer başlangıcı vardır belki annemde.... Ya da gerçekten onun nezdinde pek bir önemim yoktur. (Biraz durur)
Evde annemle ben
yaşıyoruz yani bugüne kadar öyleydi. Bugünden sonra tek
yaşayacak validem.
Ekmek almaya
giden annelerden olacak.
Kendi işini
kendi gören annelerden!
Babamdan sonra... bir de ben bırakıp gideceğim annemi!
Belli ki babama çekmişim
Belli ki babama çekmişim
O da severmiş ki terk etmeyi ben doğmadan
gitmiş...gitmiş gitmesine de hiç geri gelmemiş.
Şu an nerede ne
yapar hiç bilmiyorum.
Benim gibi beş kuruşsuz bir şair
mı? Annemin istediği gibi memur mu? Yoksa akrabaların dediği gibi bir başına ölüp gitti mi bilmiyorum.
Ama annemin
istediği gibi değildir, öyle olsaydı yakasına yapışır
bırakmazdı babamı.
Kanaatimce
annemin hiç istemediği gibi biriydi.
Neden diye
sorarsanız, ben konuşmaya başlayıp da "Anne! Benim babam nerede?" dediğim güne kadar annem babamın eksikliğini fark etmemiş.
Zannedersem
annemin bu Alzheimer’ı çok eskilere dayanıyor.
Ya da "Giden
gitmiştir. Bana el sallamak düşer." gibi bir hayat felsefesi var
kendisinin.
Her ne kadar
umursamaz görünse de validem.... üzülecektir bana.
İnşallah
birileri beni bulur... haberi olur en azından.
Çünkü
biliyorsunuz kimse haber vermezse biri gelip de "Senin işsiz oğlan
nerede?" diyene kadar eksikliğimi hissetmez kendisi!
(Biraz durur.)
Şimdi düşündüm
de
Aslında haber
anneme hiç gitmese daha iyi olur çünkü ölümümle cezalandırmak
istediğim kişi annem değil ki!
Tabi tabi hiç duymasın!... Kimseler sormasın, hak ettiği gibi mutlu mesut yaşasın validem!
Ama bazıları da
duysun!... Hatta üzülsün istiyorum biliyor musunuz?... Geceler boyu uyumasın istiyorum.... Ağlasın, ağlasın.... Hatta boğazından tek lokma yemeği geçirmek için cümle alem uğraşsın.... O da "Yok" desin... "Onsuz yiyemem!" desin.... (Acı bir şekilde güler.) Kendimi kandırıyorum yine... Çok iyi biliyorum... İştahı açılacak, güzelleşecek, neler neler olacak da hatırlamayacak beni!
Tabi canım. Ölümümle en çok cezayı annem, akrabalarım, arkadaşlarım falan değil o hak ediyor!
Elif, Elifnaz!
Bakkalın kızı... Hani şu mısraları 5 liradan satsam borcumu kapatamadığım
bakkalın, kızı!
Ben ona
sırılsıklam aşığım diye bana aşık olmak zorunda değil.... Evet kabul ediyorum... Benden daha iyilerine de layık
Ama keşke bir
kere baksa yahu!.. Keşke bir kere de ona yazdırsam veresiyeyi!
İkidir yüzüme
bakmadığı için "İyi günler hanımefendi!" dedi ya bana...
"Ufaklık para
üstünü almadın!" bile dedi. Birincisi ufaklık değilim ikincisi de
veresiyenin para üstümü olur be Elif'im!
Anlayacağınız
hem aklı havada hem de fazlasıyla ilgisiz benimki.
"Belki herkese
karşı ilgisizdir." deyip yine kendimi avuttum uzun süre.
Bilemiyorum
haberi alınca tanır mı beni, hisseder mi eksikliğimi?
Nereden
hissedecek be şair! Belki veresiye defterinden hatırlar seni!
(Sert bir rüzgar
ve boğazdan dalga sesleri duyulmaya başlar.)
Ahh ne kadar da
ürkütüyorsun beni boğaz! Hiç misafirperver değilsin. Ne dedim de
kızdın?
Bana mı kızdın başkasına mı? (Deyip etrafına bakar.)
Bana mı kızdın başkasına mı? (Deyip etrafına bakar.)
Bugün de şansıma
ne kadar da sakin buralar.
Başkası burada
uzun uzun konuşuyor olsa, intihara kalkışsa şimdiye kadar bir sürü insan toplanır, kesin onu
intihardan vazgeçirirlerdi.
Hatta iş bile
bulurlardı ona, aralarında para toplar, bakkal borcunu bile
kapatırlardı be!... Abartmıyorum bakkalın kızı Elifnaz'ı da
alırlardı ona
Ama konu ben olunca... ortalıkta kimsecikler yok!
Biri de çıkıp sormaz mı be! "Kardeşim ne derdin var?" diye
Bir kişi sorsa vazgeçeceğim be intihardan!
Biri de çıkıp sormaz mı be! "Kardeşim ne derdin var?" diye
Bir kişi sorsa vazgeçeceğim be intihardan!
Evet evet... bayağı bayağı vazgeçeceğim!
Anlayacağınız hiç isteğim yok bu intihara! Vazgeçmek için küçücük bir sebep
arıyorum.
Hadi insanları
geçtim... Bir köpek gelip havlasa vazgeçeceğim bu fikirden!
(Kedi miyavlaması, keçi melemesi, horoz sesi, "Möö!" diyen inek sesleri
arka arkaya duyulur.)
Duydunuz mu, duydunuz mu!? Tüm
hayvanat bahçesi ayaklandı... Köpekten çıt yok!
Allah'ım delirdim mi yoksa gecenin bu vakti nereden geliyor bu sesler?
(Aslan kükremesi
sesi duyulur.)
Yahu dünyanın
öbür ucundan aslan kükredi be!... Köpekten hala çıt yok!
Hadi insanlar
alemini geçtim... Hayvanlar aleminin derdi ne ola ki benimle?
Yok yok ne kadar
istemesem de bu iş bugün olacak!
Artık
kabullenmem gerek... bugün Elifnaz'ı son kez gördüm!
Oysa bugünkü alışverişim sonrası '"İyi günler, yine bekleriz hanımefendi." demişti.
Evet... Hanımefendi
dedi ama olsun.
Şimdi o "Yine
bekleriz." dediği için bile vazgeçmek istiyorum aslında intihardan.
Sonuçta bekleriz
dedi kızcağız... Yani hiç demeyedebilirdi!
Boşuna
bekletmemek lazım aslında.
Tüh ya! Acaba
yarın bekler mi beni?
Açık mıdır
ki dükkan?... Şimdi gidip "Yarın beni beklemeyin." desem iyi olur aslında
Böyle ayıp
olacak çünkü
Sana da ayıp
etmek yakışmaz be şair!
(Sert bir rüzgar
ve boğazdan dalga sesleri duyulur.)
Yine ne oldu ya? Neye kızdın boğaz?
Fark ettiniz mi? Ben kendime ne zaman "şair" desem kızıyor bana boğaz.
İnanmadıysanız
deneyeyim.
(Boğaza dönüp
konuşmaya başlar.)
Sana da bu
intihar hiç yakışmıyor be şair!
(Sert bir rüzgar
ve boğazdan dalga sesleri duyulur.)
Alın işte. Demedim mi ben size!? Boğaz bile inanmıyor yahu benim şairliğime!
Oysa yaşamadan
tek bir mısra bile yazmam ben biliyor musunuz? Tıpkı gerçek
şairler gibi...
Bak mesela bu anı
yaşıyorum ya şu anda. Hemencecik bir dörtlük yazdım bu durumla
ilgili.
Sen de dinle
boğaz sonra kızma bana yine!
Farz edeyim bir
günlüğüne yokum dünyada.
Sanmam ki yerle
bir olacak her şey yokluğumda.
Kabul, herkesi
bir telaş alacak en başta.
Bahse girerim ismim bile unutulacak sonunda.
Bu anı yaşamayan
böyle bir şiir yazabilir mi?... Ha boğaz! Var mı buna bir cevabın?
Şimdi şair
olduğumu kanıtlayabildim mi sana, gerçek bir şairim ben değil mi?
(Sert bir rüzgar
ve boğazdan dalga sesleri duyulur.)
Allah Allah bir
şiiri beğendiremedik. Doğaçlama yazdım ya! Ne bekliyorsun
benden!?
Peki tamam tamam... Bunu dinle o zaman.
Bitmeyen gecede
yastıklar mı fısıldıyor, gündüz yaptığım hatayı?
Rüyadayım da
ben mi anlatıyorum, yastığa tüm yaptıklarımı?
Düşününce
değişmeyen gerçekler, nasıl esir alıyor aklımı?
Ne de çok
özledim yastığa koyunca kafamı, hemencecik uyumayı!
Bu da mı olmadı boğaz?
(Sert bir rüzgar
ve boğazdan dalga sesleri duyulur.)
Tamam tamam
anladım... Kafiye sevmiyorsun herhalde...Ya da bugün huysuzsun çünkü
bu sıcak yaz mevsiminde ne bu sert rüzgar!
Allah'ım nedir
benim bu derdim!?
Boğaza bile şair
olduğumu kanıtlayamazken nasıl olur da insanlara kanıtlarım bunu!
Şimdi düşünüyorum da... şairlik bu dünyadaki tek vasfımken, bir de
bunu kimseye kanıtlayamıyorken....
Ne diye soluyorum
bu oksijeni, akciğerlerime diyorum, ne bu tantana?
İsraf yahu! Benim yerime doktorlar, mühendisler solusun değil mi boğaz?
(Boğazdan hiç
ses gelmez )
Nasıl da hoşuna gitti sözlerim... hiç karşı çıkmıyor.
(Boğaza
dönüp konuşmaya devam eder.)
Ama bu kadarı da fazla!
Yok yok... artık sana karşı ben de çirkinleşeceğim!
Ağzıma ne
gelirse diyeceğim!
Zaten gece
vakti beni intihardan döndürecek kimsecikler yok. Sen neden bana bunu yapıyorsun boğaz?
Bir köpek
havlasa intihardan dönecek insana bu yapılır mı?
Yabancı kızlar
atlasa usul usul sallanırsın... önünde selfi çekilse berrak bir
hal alırsın...bana gelince...
(Sert bir rüzgar
ve boğazdan dalga sesleri duyulur.)
Hah! Ancak böyle
bağırırsın!
Yok yok... Bugün bu
kavgaya bir son vermeliyiz.
Ya sen taşıp
geleceksin buraya ya da ben kapatacağım gözlerimi, atlayacağım
kucağına.
Sen taşıp
gelmezsin. Tabi canım! Koskoca boğaz, şair bile olduğuna
inanmadığı adamın ayağına gelir mi?
Gelmez tabii! Bu
sebepten, ben atlayacağım kucağına.
Hoş, atlasam
nasıl karşılayacaksın beni bilmiyorum.
Bugün pek
misafirperver olduğun söylenemez.
(Etrafına göz
gezdirir.)
Kaç dakikadır konuşuyorum Allah'ım, bir geçen olur, bir köpek havlar da atlamam
diye.
Yok arkadaş yok! Sanki tüm insanlık, hatta tüm canlılar alemi ağız birliği
etmiş.
"Bugün şair
boğazda intihar edecek, sakın ola dışarı çıkmayın" demişler.
Ya da sokağa çıkma yasağı ilan edildi de benim mi haberim yok?
5 parasız halimle bir de ceza ödemesek bari.
Gerçi cezayı kesecek polis bile yok.
Boğazla baş başa kaldık iyi mi?
(Başını
kaldırıp kenar köşelere göz gezdirir.)
Acaba Kamera
koydular da canlı yayın mı yapıyorlar?... Eğleniyorlar mı bu
durumla?
Ben atladıktan
sonra konfetiler, balonlar uçacak kutlama mı yapacaklar?
"Kurtulduuuk bir
tane boş heriften daha kurtulduuuk" diye zafer naraları mı atılacak?
Koşarak gelecek insanlar küsler barışmış, şu havlamayan köpek sırtına bir kedi almış, insanlar el ele kol
kola dans ediyor!
Arabalardan şarkı
çalıyor "Bütün dünya buna inansa, bir inansa, hayat bayram olsaaa"
Sonra şu köşede
biri evlenme teklifi ediyor.
Bak, evlenme
teklifi olursa benim boğaza atlayışım haber bile olmaz ha!
"Evet sayın seyirciler, boğazda
evlenme teklifi eden genç ve çılgınlar gibi eğlenen halktan
renkli görüntüler ile bülteni kapatıyoruz"
Ee ben? Beni
unuttunuz?... Böyle örtbas edilir gider işte benim olayım.
Konuş konuş
yoruldum vallahi! Artık icraat vakti değil mi boğaz?
Evet evet artık
boğaza kavuşma vakti geldi. Hissediyorum o da beni bekliyor
(Sert bir rüzgar
ve boğazdan dalga sesleri duyulur.)
Bakmayın böyle
olduğuna, tanırım ben onu, pek nazlıdır o.
O da istiyor
artık bana kavuşmayı.
(Yavaş yavaş yaklaşır boğaza)
Hoş istese de
istemese de bana kapıyı açacak, hoş geldin diyecek.
Yoruldum vallahi! Fazla da mevzuyu uzatmaya gerek yok zaten.
Evet evet
kararımı verdim, hazırım artık!
Bekle beni boğaz!
(Deyip bir
bacağını Demirlerin öbür tarafına atar. Derin bir nefes
alır. O esnada Köpek havlama sesi duyulur. Hemen bacağını
geri yola çıkarır. Heyecanlanmıştır.)
Köpek havladı, köpek havladı!
Nerede kaldın ya? Az kalsın ölüyordum?
Dizi mi çekiyoruz burda? Uzun uzun konuşturup boğazla bakıştırdın beni be köpek!?
Neyse neyse...şu
an nerede olduğunu bilmediğim bu köpeğe kızmak hiç doğru değil.
Erken ya da geç, havlamasını beklediğim o köpek ben atlamadan havladı mı havladı. Benim için kâfi.
Sen de duydun
değil mi boğaz?
Bir köpek de olsa
hala birileri istemiyor bu intiharı!
Öyle çok
istiyorum ki şu an telefonumun çalmasını, birinin daha beni bu
hayata bağlamasını
İyi güzel de gecenin bu
saatinde telefon neden çalsın be şair?
( Sert bir rüzgar
ve boğazdan dalga sesleri duyulur )
Tamam tamam
demedim şair falan.
Bu saatte arasa
arasa alacaklılar arar zaten.
(Telefon çalar. Cebinden çıkarmadan konuşur..)
(Sevinçle). Köpek havlasa dedim havladı. Telefon çalsa dedim çaldı. Biraz geç oluyor ama her dediğim oluyor be oluyor!
(Telefonu cebinden çıkarır. Heyecanlıdır. Telefonun
ekranına bakar. Durgunlaşır.)
Bakkalım arıyor.
Gerçekten
de bu saatte sadece alacaklılar arıyormuş.
(Telefonunu kulağına götürür.)
Buyur abi, hayırdır inşallah bu saatte?
(Bir anda
şaşırır, sesi titremeye başlar.)
(Kekeleyerek) Alo, Elif, Elif Hanım, siz misiniz?
(Telefonun
mikrofon kısmını eliyle kapatıp seyircilere döner.)
Gecenin bu
saatinde boğazdayım ve sevdiğim kadın babasının telefonundan
beni arıyor.
Gel beni babamdan
iste mi diyecek acaba?
Gece gece ne oldu bu kıza yahu! Yüzüne bakmadığı adamın sesini mi özledi?
(Yeniden
telefonu kulağına götürür.)
Buyurun Elif Hanım
sizi dinliyorum (Biraz durur.)
Annem... orada mı?
(Telefonun
mikrofon kısmını eliyle kapatıp seyircilere döner.)
Annem bensiz kızı
istemeye mi gitti yoksa?
(Yeniden
telefonu kulağına götürür.)
Anladım anladım... Anneme söyleyin lütfen iyiyim ben.
(Telefonun
mikrofon kısmını eliyle kapatıp seyircilere döner.)
3 gün yokluğumu fark etmeyen anneme bak sen. Merak etmiş beni!
(Yeniden
telefonu kulağına götürür.)
Bu
saatte sizi de rahatsız etmiş. Ayıp oldu kusura bakmayın...Aslında onun telefonu var ama sadece Facebook'a girip akrabalara
beğeni atmayı biliyor şu anda.
(Biraz durur.)
Size niye beğeni atmadığını bilmiyorum ama akraba değiliz ya ondan herhalde Elif Hanım.
(Telefonun
mikrofon kısmını eliyle kapatıp seyircilere döner.)
İnşallah akraba
falan değilizdir. Bizim evlilik işi iyiden iyiye zorlaşır.
(Yeniden
telefonu kulağına götürür.)
Tamam Elif Hanım! Ben öğretirim size de beğeni atar!
Siz anneme
birazdan eve geleceğimi söyleyin. Eve gönderin. Ben hemen geliyorum
Tekrardan kusura
bakmayın. Rahatsız ettik gece gece.
(Biraz durur.)
Evet yarın
müsaidim de bir sorun yok değil mi Elif Hanım?
(Heyecanlanır. Sesi titrer)
Peki Hanım demem.
(Telefonun
mikrofon kısmını eliyle kapatıp seyircilere döner )
Ona hanım dememe gerek yokmuş sadece Elif de diyebilirmişim. Kız gece gece annemin yanında bana yürüyor yahu! Duyuyor musun boğaz? Birileri
beni de seviyor, ben de önemliyim artık!
(Yeniden
telefonu kulağına götürür.)
Şimdi mühim bir konu deyince tedirgin oldum. İsterseniz şimdi telefonda da konuşabiliriz Elif Hanım...A pardon Elif.
(Biraz durur.)
Peki...Öyleyse yarın İkindi namazı vaktinde bakkal dükkanında mı?
(Biraz durur.)
Tamamdır anlaştık.
Görüşmek üzere.
(Deyip telefonu
kapatır.)
Kıza bak ya! Bilerek ikindi namazı vaktinde çağırıyor.
Babası cami
de olur o saatte, demek ki yalnız konuşmak istiyor benimle.
(Sert bir rüzgar
ve boğazdan dalga sesleri duyulur.)
Hiç umurumda değil! İstediğin kadar kız bana. Şu saatten sonra kimse
keyfimi bozamaz vallahi!
Ne kadar garip bir gece! Az önce intiharın eşiğinde, mutsuz biri iken şu anda
dünyanın en mutlu adamı benim!
Sadece bir
telefonla beni hayata bağlayan o naif sese ne demeli?
Bir telefonla
beni hayata bağlayan yüz yüze bana neler yapar kim bilir!
Belki de şu şiir
kitabımı alan tek kişi Elifimdir. Onun için yazdığım
mısralardan etkilenip aşık olmuştur belki bana!
(Telefon çalar.)
Allah Allah
Elifim hasretime dayanamadı da yine mi arıyor yoksa?
(Cebinden çıkarıp telefon ekranına bakar.)
Kayıtlı
olmayan bir numara... bu saatte!
(Telefonu açar.)
Alo! Buyurun
kimsiniz?
(Biraz durur.)
(Sinirle ) Gece gece benimle alay mı ediyorsun be moruk! Yıllar önce babam beni bırakıp gitti.
Benim babam falan
yok... niye inanayım ki size, nereden bileceğim sizin benim
babam olduğunuzu
(Biraz durur.)
Bir dakika bir dakika.... Bu bu dizeler benim!... Siz 'Veresiye Aşk' şiirini nereden biliyorsunuz?
Yoksa...yoksa kitabımı alan o tek kişi, siz miydiniz ?
(Telefonun
mikrofon kısmını eliyle kapatıp seyircilere döner.)
Babam olduğunu
iddia eden birinin kitabımı aldığına mi sevineyim yoksa alan
kişinin Elif olmadığına üzüleyim!
Ama iyi de madem
o kitabı alan Elif değildi o zaman bu kız benimle yarın ne
konuşacak?
İşler
iyice karıştı!
5 dakika mutlu kalamadım ya!
Boğaz beni
çağırıyor yine!
(Yeniden
telefonu kulağına götürür.)
İyi de şiirimi
bilmeniz, sizin benim babam olduğunuzu kanıtlamaz ki. Neden size
inanayım?
(Etrafına bakar.)
Şu an boğazda
olduğumu nereden biliyorsunuz? Beni takip mi
ediyorsunuz? Doğruyu söyleyin?... Yoksa az önceki hayvan seslerini çıkartan da mı
sizdiniz ha?
(Biraz durur.)
Bunca zaman nasıl fark etmedim sizi?... Ne zamandır takip ediyorsunuz?
(Etrafına bakar.)
Ama ben sizi görmüyorum.
(Biraz durur.)
Yahu onca saat beni izleyip neden engel olmadınız. Hadi şu an çoktan boğazın serin sularına karışmış olsaydım. Hiç mi vicdan azabı çekmeyecektiniz?
(Biraz durur.)
İntihar etmek üzere olan bir adamı izlerken sıkılıp eve gitmek ne demek!?... Özür dilerim bayım özür dilerim. Sizin için gerekli aksiyonu sağlayamadım.
(Telefonun
mikrofon kısmını eliyle kapatıp seyircilere döner.)
Adamdaki
rahatlığa bakın! Oğlu olduğunu düşündüğü insanı
boğazda bir başına bırakıp gidiyor!
Bana sorarsanız,
bu kesinlikle benim babam ancak küçükken terk edip giden biri, şu
saatte beni boğazla baş başa bırakıp gider!
...Aslında intihar
etmemek için ya biraz ertelemek için birçok sebebim var.... Sonuçta şu an babamı bulmuş bile
olabilirim.
(Yeniden
telefonu kulağına götürür.)
Bakın! Size inanmayı o
kadar çok istiyorum ki....Peki tamam, yarın görüşelim o zaman.
(Telefonun
mikrofon kısmını eliyle kapatıp seyircilere döner.)
Benimle baştan sona her şeyi konuşup yeni bir başlangıç yapmak istiyormuş.
Bu iş iyice Türk sinemasına döndü.
Babam kavuşma anında uzaktan
bağıracak '"Noğlummm"
Benim gözümde
yaşlar '"Nayır nolamaz"
"Sen, sen benim
babam nolamazsın"
Yok yok bu şekilde olan kavuşma anları en iyi oyuncularla en iyi şekilde zamanında çekildi zaten. Bizimki biraz daha farklı olmalı...
Imm... babam şöyle
dese...
"Evlat merhaba,
sükürler olsun tanrı seni bana bağışladı"
Ben biraz asiyim tabi!
"Hey merhaba
babalık! Lanet olsun bu zamana kadar neredeydin ha! Canın
cehenneme moruk!"
Yok yok bu da çok
ağır oldu. Babamı daha yeni bulmuşken kaybetmek istemem doğrusu
Bak sohbete
daldım unuttum babamı.
Ben babamı
unutuyorum, annem beni unutuyor, babam ikimizi de unutup gidiyor,
ailecek düzenli olarak birbirimizi unutuyoruz. Nedir bu ya?
(Yeniden
telefonu kulağına götürür.)
Alo orada mısınız? (Biraz durur. Hızlıca konuşarak) Aa ne güzel hayatınızda ilk defa sabredip beklediniz demek. Siz sevdiklerinizi arkanıza bile bakmadan göz yaşları içinde bırakıp terk etmeyi seversiniz çünkü!
(Telefonun mikrofon kısmını eliyle kapatıp seyircilere döner.)
Off ne diyorum ben ya! Bu yeni gelin triplerini nereden öğrendim. Televizyonda gündüz kuşağı izlemeyi acilen bırakmam lazım!
(Yeniden telefonu kulağına götürür.)
Iıı ne diyorduk? (Biraz durur.) Evet evet... bence de bu işi çok uzatmayalım.... Eğer sizin için de uygunsa hemen yarın görüşelim.... Siz saat kaçta müsait olursunuz?
(Biraz durur.)
(Sinirlenerek) 15-16 sularında, ikindi ezanına doğru mu?
(Telefonun
mikrofon kısmını eliyle kapatıp seyircilere döner.)
Tüm ümmeti
Muhammed’in yarın ikindi namazı vaktinde benimle derdi ne ya!
(Yeniden
telefonu kulağına götürür.)
Hayır efendim
kat'iyen olmaz! Yarın o saatlerde çok mühim bir görüşme
yapacağım.
(Biraz durur.)
Yani sizin tek boş saatiniz olabilir ama dediğim gibi o saatte olmaz. (Biraz durur) Ne uçak bileti! Nereye gidiyorsunuz?
(Telefonun
mikrofon kısmını eliyle kapatıp seyircilere döner)
Adama bak ya! Oğlunu yeni bulmuşken yine bırakıp gidecek. Alışkanlık haline
getirdi beni terk etmeyi!
(Yeniden
telefonu kulağına götürür.)
Beni görüp
hemen gidecek misiniz?.... Ne gerek var? O zaman hiç görüşmeyelim.
(Biraz durur.)
Bunun için acele etmeyin lütfen. Önce bi' görüşelim derim ben.
(Telefonun
mikrofon kısmını eliyle kapatıp seyircilere döner.)
Yurt dışındaki işini bırakıp sırf benimle daha çok vakit geçirmek için buraya yerleşecekmiş.
Heyt be babama
bak! Baba diye bağırıp sarılmak istiyorum şu an ona... ama dur
şair efendi dereyi görmeden paçayı sıvamayalım
(Şair dediğine
rağmen boğazdan rüzgar ve dalga sesi duyulmaz.)
Aaa fark ettiniz
mi! Şair dedim kendime ve kızmadı boğaz bana!
Allah'ım intihar
mı imtihan bu ne de garip bir gün! 1 saat evvel hiç bir şeyim
yokken şu an beni bekleyen babam ve sevdiceğim var!
Ama ne kadar bahtsızım!... İkisi de aynı vakitte benimle görüşmek istiyor.
(Biraz düşünür.)
İkisini de yeni
buldum ve kaybetmek istemiyorum!
Geriye tek
seçenek kalıyor!
Yarın ikindi
vakti...
Bakkal dükkanında...
Elifim, babam ve ben...
(Durup düşünür.)
Acaba babamla gitmişken istesek mi Elif’imi bana!
Yok yok çok aceleye gelir.
Üçümüzde birbirimizi tanımıyoruz.
Hem de babam nasıl biridir hiç bilmiyorum ki.
Ahh! Baba demeyi
bile ne kadar özlemişim!
(Yeniden
telefonu kulağına götürür.)
Alo baba!... Ihım! alo beyefendi orada mısınız?... Hah güzel, size mesaj olarak ileteceğim adreste
yarın ikindi vaktinde sizi bekliyor olacağım.
(Biraz durur.)
Tamamdır,
görüşmek üzere...
İyi geceler.
(Telefonu
kapatır. Derin bir nefes alır.)
Yok yok artık
kesinlikle intihar edemem. Kaybettiğim her şeyi bulmuşken bu
kötülüğü ne kendime ne de Elif ve babama yapabilirim.
Hayat ne kadar da
garip aynı akşam hem her şeyini kaybedip hem de her şeyini
kazanabiliyorsun.
Gecenin bir vakti
boğazla yüz göz olmuşken art arda gelen iki telefonla ne kadar
değişti ruh halim.
İntihar etme fikri çok ince bir çizgiymiş
Çizginin bir
tarafı dünya diğer tarafı malum...
Zannedersem bugün o ince çizginin dünya tarafına düştüm.
(Boğaza dönüp
konuşmaya başlar.)
Ahh hırçın
boğaz! Bu geceyi de sağ salim atlattım.
Ama yeni bir
karar aldım biliyor musun?
Artık kötü hissettiğimde, duvarlar üstüme üstüme geldiğinde buraya gelmeyeceğim
Artık, en güzel
anları yaşadığım günün akşamında, mutluluğumu seninle
paylaşmaya geleceğim!
Bakarsın
Elif'imi de getiririm sana
Birkaç yıl sonra da şöyle tatlı küçük bir şaire ne dersin ha?
(Sert bir rüzgar
ve boğazdan dalga sesleri duyulur )
Tamam tamam
haklısın. Bu boğaza bir tane şair yeter!
(Biraz durur.)
Eee artık gitme vakti geldi.
Şimdi düşünüyorum da... öyle karamsar
konuştum ki...yaz mevsiminde kara kara bulutları
topladım.
Bir tarafıma
boğaz geçti... bir tarafıma engel olamadığım kötü düşünceler
Bazen bir köpek
havlamasına, bazen bir telefonun çalmasına bağladım hayatımı
Ne kadar da ucuzdan vermeye kalkmışım bu bedeni!
Ama şu an çok
iyi anladım. Bunca yıl yaşadıklarım, yaşattıklarım bu kadar
basit şeylere bağlanamaz! Bu kendime yapacağım en büyük
haksızlık!
Belki günün
başında, kararttım burayı, karıştırdım akılları
Ama şimdi burayı
güneşle boyama, aydınlatma zamanı, gönüllere su serpme zamanı
Bugün çok iyi
anladım... hepimiz bir yoldayız ... bazen çamurda... bazen yemyeşil
ormanda
Önemli olan
çamuru görünce durup dibe kadar batmak değil
Çamurun ardından asfalta ulaşmak için var güçle çalışmak...
Bugün az kalsın gördüğüm ilk çamurda debelenip dibe kadar batıyordum.
Ama kurtuldum,
bugün asfaltı sevdiklerim serdi önüme.
Anladım ki bazen çamurlu yolda, sevdiklerine asfalt olmalıymış insan
Neden diye
sorarsanız
Belki tek
başımıza doğuyoruz ama tek başımıza yaşamıyoruz
Bugün birileri
bana hayatı yeniden verdi. Yarın ben de birilerini, yeniden hayata
bağlamak için çalışacağım.
(Geriye doğru
adım atmaya başlar.)
Unutmamak lazım. Herkes iyi olsa dünya da iyi olur doğru değil mi?
Acaba Herkes iyi
olmadığı için mi bugün dünya kötü ?
Gecenin başında
kötü konuşarak kara kara bulutları çektim buraya değil mi? Yani bir nebze de
olsa ben de kötüleştirdim dünyayı.
Ama artık hep
iyi olacağım. Hep iyi konuşacağım. Dünyayı da hep iyi
yapacağım
Çok daha iyi bir
günümde görüşmek üzere boğaz! Şair efendi kaçar!
(Deyip sahneden
çıkar.)
(Işıklar söner ve perde kapanır.)
(Işıklar söner ve perde kapanır.)
SAHNE 2
(Perde açıldığında şair smokin ile sahnede durmaktadır.)
(Yavaş adımlarla boğaza yaklaşır ve konuşmaya başlar.)
O kadar yoğundum ki boğaz... mutlu mesut olsa da günlerim, 5 dakika bile varamadım yanına.
(Sert bir rüzgar ve boğazdan dalga sesleri duyulur.)
Dur hemen kızma! Unuttum zannetme seni
Belki bana inanmayacaksın ama ben yine de en baştan anlatacağım her şeyi...
İntihar amacıyla geldiğim o gün, mutlu mesut ayrılmıştım ya buradan
Hah işte ertesi gün, tıpkı burada konuştuğum gibi hem Elif'imle hem de babamla bakkalda buluştuk
Masadaki 3 çay kadar sıcak olan sohbette ben babama Elif'im bana ısındı
Hele babam, o kadar güzel konuşuyordu ki bu kadar tatlı dilli olduğunu hayal bile edemezdim doğrusu
Babam bir başka Elif'im bir başka mutluydu, benim mutluluğum ise bambaşkaydı
Biliyor musun boğaz , Elif'im aslında beni kabaran veresiye defteri hakkında konuşmak için çağırmış
Ama öyle güzel bir sohbet oldu ki ne benim ne de Elif'imin aklına geldi veresiye defteri
Düşünebiliyor musun boğaz? Yüzüme bile bakmayan bakkalın kızı, o gün gözlerimin içine içine gülüyordu!
O küçücük bakkal dükkanında kocaman aşkımızın ilk kıvılcımı alevlendi
Ve bugün aynen sana söz verdiğim gibi mutlu günümde koşa koşa sana geldim
Ne mutlusu ya!... En mutlu günüm bugün!
Anlasana boğaz ...Evleniyorum bugün!( daha coşkulu bir sesle ) Evet boğaz Elif'imle bugün evleniyorum
Neden düğün günü sana geldim biliyor musun?
Çünkü sen bizim aşkımızın en büyük şahidisin
Sırf bu yüzden doğacak ilk çocuğuma boğaz ismini koymayı isterdim ama ismi gibi huyu da sana benzer diye korkuyorum
Senin kadar hırçın bir çocukla uğraşamam doğrusu
Neyse neyse bunları konuşmak için daha erken
Önce gidip eveet diye bağırmalıyım değil mi?
Ahh O anı düşündükçe kalbim yerinden çıkacak gibi oluyor
Annem, babam, Elif'in annesi, babası aman Allahım Tüm tanıdıklar orada olacak
Tüm tanıdıklar demişken ( cebinden bir davetiye çıkartır elinde tutar ) sana da bir davetiye getirdim
Al işte davetiyen ( deyip davetiyeyi boğaza fırlatır)
Bunca yıllık yerinden kalkıp gelir misin düğünüme boğaz
( Sert bir rüzgar ve boğazdan dalga sesleri duyulur )
Keşke davetiyeyi okuyup öyle karar verseydin yahu ! Ne bu acele
Davetiye falan değildi zaten boş kağıt atmıştım boğaz
Düğünüme gelip tüm salonu sırılsıklam etmeni istemezdim doğrusu
Hem sen buraya o kadar çok yakışıyorsun ki, sakın ola gitme buradan , olur mu
Sen buraya layıksın boğaz
Sen buraya, ben de Elif'imin yanına layığım
Şimdi de layık olduğum yere gidiyorum boğaz
Elif'imin yanına gidiyorum
Bundan çok daha mutlu bir günümde görüşmek üzere, sağlıcakla kal ( seyirciye dönerek ) sağlıcakla kalın
( Perde kapanır )
Maalesef çok klişe ve demode.
YanıtlaSilGeri dönüşünüz için teşekkür ederim. Kendimi geliştirmek için çalışmalarıma devam ediyorum
SilBu oyun iki ay içinde tam 20 kez oynandı ve her defasında ayakta alkışlandı sanırım siz o izlleyicilerede demode ve klişe diyeceksiniz
SilÇok güzel yazılmış. Bence çok yeteneklisiniz. Amatörde olsa bence çok güzel.
YanıtlaSilAyırdığınız vakit ve güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim.
SilSaygılar...
Çok güzel yazılmış. Yorumlama ve anlatımınız çok başarılı.
YanıtlaSilZaman ayırıp okumanız ve beğenmeniz beni çok mutlu etti. Yorumunuz için teşekkür ederim.
SilSağlıklı günler dilerim
Saygılar...
Muhteşem olmuş hocam emeğine sağlık
YanıtlaSilAyırdığınız vakit ve güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Sil"Düşününce değişmeyen gerçekler, nasıl esir alıyor aklımı?
YanıtlaSilNe de çok özledim yastığa koyunca kafamı, hemencecik uyumayı."
Okurken gözlerim doldu ve sahnede şaire 'hayat vermeyi' çok istedim. Ruhunuza sağlık...
Yorumunuz beni çok mutlu etti. Okununca benimsenen, sahnelenmek istenen bir karakter oluşturabildiysem ne mutlu.
SilBelki şair de bir gün sizinle seyirci karşısına çıkmayı bekliyordur. Neden olmasın :)
Sağlıcakla kalın...
merhaba oyunculuk hevesim var bir kac metin acıp okuyayım diye girdim arada yapıyorum boyle metninize gercekten bayıldım okurken yasadım cok guzeldi ama sonunda intihar etmesini bekliyordum gozyaslarımı hazırlamıstım cumleleri okurken
YanıtlaSilMerhaba,
SilAyırdığınız vakit ve güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim. Mutlu oldum.