SON VAKA
'Ya ölüp toprağa gömeceğim ya da mücadele edip mağlup edeceğim ama her ne olursa olsun yok edeceğim bu virüsü'
Uyarı: Oyunu sahnelemeden önce mail yoluyla veya İnstagram üzerinden iletişime geçip izin istemeniz ZORUNLUDUR! Oyun hakkındaki görüş ve önerilerinizi bu sayfanın en altında yorum olarak ya da mail / instagram yoluyla belirtebilirsiniz. Sahnelediğiniz oyunlarımdan fotoğraf/video göndermeniz rica olunur. Keyifli okumalar dilerim...
Aşağıdaki mail adresinden bana ulaşabilirsiniz.
ahmet736arslan@gmail.com
Yeni yayınladığım oyunlardan haberdar olmak ve iletişime geçmek için İnstagram'dan takip edebilirsiniz 👇
Ya da buraya tıklayarak siteye abone olabilir ve yeni içeriklerden mail yoluyla haberdar olabilirsiniz.
Oyun yazma sürecimle ilgili videolar paylaştığım kanalımı aşağıdaki linkten inceleyebilirsiniz.👇
SAHNEDEN
-Kırklareli Bilim Sanat Merkezi
-MAKÜ Drama Topluluğu
KARAKTERLER
Son Vaka : Erkek veya Kadın
SAHNE
SAHNE
Sahne bir hastane odasıdır. Sahnede bir yatak, bir
televizyon, yatağın yanında bir masa vardır. Masanın üzerinde dağılmış kağıtlar,
kalemler ve birkaç kitap vardır.
(Ana haber bülteni sunucusunun sesi ile oyun başlar.
Sunucunun sadece sesi duyulur. Sahne ışığı kapalıdır.)
Sunucu: Sayın seyirciler, taburcu edilen hastaların ardından
dün hastanede yatan hasta sayısı tek hanelere inmişti. Bugün ise sadece bir
hasta kaldı. Evet uzun süren virüsle mücadele günlerinin ardından sadece bir
hastamız kaldı. Kendisi şu anda hastanede ve karantina altında, ondan gelecek
güzel haberleri de çok yakında paylaşmak ümidiyle iyi günler dilerim. Yarın yine aynı saatte görüşmek üzere...
(Sahne aydınlanır. Son Vaka yatakta oturmaktadır.)
(Sahne aydınlandıktan sonra heyecanla yataktan kalkar, masanın başına geçip kağıda bir şeyler yazar. Sonra odada birkaç adım atar.
Yeniden masaya geçip başka bir kağıda yeni bir şey yazar. Masadan kalkıp
düşünceli şekilde odada yürümeye başlar.)
Onu yazdım... onu da yazdım.
Tek bir eksik bile kalmamalı... tek bir eksik bile
(Bir anda aklına fikir gelir.) Evet evet sıraya bile koyabilirim!
Tabi ya her birini sıraya koyacak ve buradan çıkınca hepsini
sırayla
yapacağım!
Önce bisiklete binmeliyim. Yo yo sinemaya gitmeliyim.
Sinema mı o da nerden çıktı canım! Oraya gidip bir de orada
mı oturacağım!
Zaten oturmaktan sıkılmışım.
E ama bisiklete binsem de oturacağım.
Yok yok içinde oturmak olan herhangi bir eylemi uzun süre
yapmayacağım.
Yürüyeceğim, koşacağım, hatta uçacağım ama oturmayacağım
(Masadaki kağıtlara bakıp)
Oh be ne iyi ettim de yazdım aklıma gelenleri, hiçbir eksik
kalmayacak, burada canımın isteyip de yapamadığım her bir şeyi hastalıktan
kurtulur kurtulmaz yapacağım.
(Biraz durgunlaşır.)
Ama bir dakika...
Buradan çıkınca yapacaklarımı unutmayacağım ama burayı... burayı çok çabuk unutacağım
(Aniden telaşlanır.)
Burayı unutursam, hastalığı da unuturum, hastalığı unutursam
bana öğrettiklerini de unuturum.
Olmaz olmaz burayı hemen unutmamalıyım
Nasıl yapacaklarımı yazdıysam burayı da, beni buraya getiren
hastalığı da en baştan ayrıntısıyla yazmalıyım.
Tabi ya yazmalıyım .
( Masadaki kağıtları karıştırır )
Ama bunlar yetmez, bunlar kat'iyen yetmez
Zaten uzun uzadıya yazsam okuyan da çıkmaz ki
Memlekette okuyan adam mı kaldı! karantina günlerinde
bile okumayan karantina bitince mi okuyacak?
Ne yapmalı ne yapmalı…
En iyisi video çekmeliyim.
Tabi tabi diziler filmler pek popüler
Gelecek nesile bir video çekip anlatmalıyım olan her şeyi
(Hızlıca masanın altındaki çekmeceyi karıştırır.)
Nerde bu nerde!
Hah işte burdasın!
(Kameraya bakıp konuşur.)
Güç bela seni bu odaya sokabildim
ama bugün buna değecek bir konuşma yapacağım sen de göreceksin.
(Kamerayı çıkartıp masaya koyar. Masayı tüm sahneyi
cepheden görecek şekilde uzaklaştırır. Bazen yatakta bazen ayakta, seyirciye
veya kameraya bakarak anlatmaya başlar.)
Ihımm Merhaba, ben Son Vaka
Son olmam adımdan daha ilginç olduğu için kendimi tanıtırken
bu ismi
kullanmayı tercih ettim
Evet yanlış duymadınız hiç bitmeyecek gibi olan karantina
günleri bitti ve
tüm insanlar normal yaşantısına döndü...tabi ben hariç.
Ülkemizde bildirilen son vaka benim!
En sona kalmam dolayısıyla geçen tüm süreci de anlatma
hakkını kendimde buluyorum doğrusu,
Ha bu arada, en son demişken hayatımda ilk defa sona kalmıyorum
alışkınım sonunculuğa.
4 kardeşten emziği en geç bırakan, yürümeyi, okumayı anne
yardımsız tuvaleti en son öğrenen, arkadaşlarım arasında 4 yıllık fakülteyi 7
yılda bitirerek en geç mezun olan, tüm kuzenler arasında en son evlenecek olan,
evlenecek diyorum çünkü hala bekarım, en son araba alan en son evi olan, onda
bunda şunda en son ama en son olan hep bendim.
Ve gelin görün ki... bir salgın ve bilin bakalım en sona kalan
kim?
Aa gerçi bir farklılık var şu yaşıma kadar hep yerel bir
sonuncuydum.
Ama bu ayrı şu an ulusal bir sonuncuyum!
Şöyle de bir durum var evlenemediğim için evde kaldı
denilen, okumayı ve yürümeyi geç öğrendiğim için zekası sorgulanan hep bendim
yani sonunculuğun her zaman dezavantajını yaşadım.
Ama şu an farklı, en son vaka olduğum için tüm bu süreci
anlatma hakkı bana kaldı yani ilk defa sona kalmanın avantajını yaşıyorum.
Ee hal böyle olunca tadını çıkarta çıkarta kullanacağım bu
avantajı.
Hoş böyle bir salgını anlatırken ne kadar zevk alırım
orasını bilemem.
(Kuru bir öksürük sonrası derin bir nefes alır.)
Lafı fazla uzatmadan başlamak istiyorum.
Imm Salgının başladığı ilk günlerde film izler gibi
izliyorduk olanları, sanki başka bir dünyada başka bir gezegende birilerinin
başına gelen bir felaket gibi.
Daha çok Hollywood filmlerinden aşina olduğumuz felaket
senaryosunun
Asya’da çekilmiş halini izliyorduk
Sanki virüs hep orada kalacak gibi, hiç buralara gelmeyecek
gibiydi.
Sonra baktık ki virüs Çin ile sınırlı kalmıyor komşu
ülkelere de bulaşıyor.
Hemen tedirgin olduk.
Belki taşıyıcıdır diye önce ülkemizdeki Çinlilerden kaçmaya
başladık
Çinliler dediysem tüm çekik gözlülerden.
Çünkü gözünün çekik olması Çinli olması için yeterliydi. Japon ya da Koreli olması bunu değiştirmezdi.
Tabi ki virüs çekik gözlülerle de sınırlı kalmadı.
İlerleyen günlerde yurt dışından gelen herkes uzak durulması
gerekenler listesine dahil oldu.
Ve benim sonuncusu olduğum salgının, ülkemizdeki ilkinin de
açıklanmasının ardından artık kardeş de kardeşten kaçmaya başladı.
Yalnız dikkatinizi çekerim kaçtığımız insanlar listesine,
markette kalan son makarna için kavga ettiğimiz kişiler dahil değildi.
Evet, annesinden kardeşinden kaçanlar market, banka
kuyruklarında kimseden kaçmadı
Çünkü her zaman olduğu gibi para ve yiyecek sağlıktan çok
önce geliyordu
(Ardı arkasına iki kuru öksürük)
Öte yandan salgından önce evinde peçetesi olmayanlar adını
yeni öğrendiği dezenfektanlar için sıraya giriyordu.
Haber bülteninde el yıkamayı öğrendiler, tartışma
programında virolog oldular.
Gündüz makarna için kavga edenler akşam virüs yapısı
hakkında tartışıyor ve aşı geliştirilmesi konusunda öneriler sunuyordu.
Salgından önce, ikram edilen kolonyayı reddedenler, salgın
sonrası kolonyayı içmeyi denediler.
İşte böyle tamamen değişen insanlar tabi ki de kullandığımız
sosyal medyayı da değiştirdiler.
Gündem tamamen salgındı, ne siyaset kalmıştı ne de spor.
Daha önce sosyal medyada tuttuğu takımı yarıştıran,
desteklediği partiyi savunanlar bir anda alınması gereken önlemleri sıralamaya
başladılar.
Takipçi sayısı artanlar, gönderileri en çok beğenilenler
futbolcular, dizi oyuncuları ya da komedyenler değildi doçentlerdi, profesörlerdi...
Televizyonda, Youtube’da konuklar fenomenler değil
doktorlardı!
Salgın öncesi doktora bıçak çeken eller, akşam dokuzda
balkondan sağlık çalışanlarını alkışlamaya başladılar.
İnsanoğlu yine şaşırtmamıştı, deprem olmadan önlem almanın salgın olmadan sağlığın, değerini bilememişti.
Yine günü yaşamış, yarını hiç düşünmemişti.
Ha bi de cinayetler sonrası katilleri, yanlış politik adımlar sonrası
ülkeleri kınayan siyasi liderler virüsü hiç kınamadılar.
Çünkü virüs kınanacak bir merci değildi.
Şöyle iki yakasından tutup hesap soramıyordunuz.
Bırakın hesap sormayı göremiyordunuz bile!
İşte o görünmeyen virüs görünürde pek çok iz bırakmış pek
çok değişiklik yapmıştı
Koskoca devletleri dize getirmiş, borsaları deyim yerindeyse
alt üst etmişti.
Makyaj malzemeleri ve giyim ürünleri satan mağazalar
iflasın eşiğine gelmişti.
Çünkü yapılan makyaj da alınan yeni kıyafetler de hep başkaları
içindi.
Eee dışarı çıkılmayacaksa makyaj da yapılmayacak yeni
kıyafetler de alınmayacaktı.
Sonuç olarak hiç bitmez denilen sektörler bitmiş.
Görünen hiçbir güce yenilmeyecek devletler, görünmeyen
virüse yenilmişti.
Öte yandan günde sattığı maske sayısı tek haneleri
geçmeyenler ihtiyacı karşılayamaz hale gelmişti
Markette hangi reyonda satıldığı bilinmeyen kolonya kara
borsaya düşmüştü.
Tüm kongreler, yarışmalar, etkinlikler iptal olmuş kısacası
insanoğlu hiç beklemediği anda hiç beklemediği yerden fena bir yumruk yemişti.
(Öksürür.)
İstediği an sokağa çıkabilmenin, pazar günü ailecek pikniğe
gidebilmenin ne kadar da güzel olduğunu yasaklanınca öğrenmiştik.
Tıpkı bacağımızı kaybedince yürümenin değerini bildiğimiz
gibi...
Dışarıda olmaya o kadar çok alışmıştık ki evde gün boyu ne
yapılır bilemez olmuştuk.
Sabah kafede akşam barda olanlar sabah oturma odasında akşam
salondaydı.
Beş vakit camide olanlar da beş vakit evdeki seccadenin üstündeydi.
Her kesimden şaşkına dönmüş büyük insan toplulukları
pencerenin ardından doğanın kutladığı zaferi izliyordu.
Doğa zaferini kutlarken bizler en başta kendimizi salgına ve
salgının matematiğine teslim ettik
"Kaç yeni vaka var, kaç kişi iyileşti Avrupa da son durum ne?" gibi sonu gelmeyen sorular her evin vazgeçilmeziydi.
Sayılar değişiyor ama biz hiç değişmiyorduk zaman geçiyor
ama biz hep aynıydık
Virüs, hiç bulaşmadığı kişileri bile hayattaki en değerli
şeyini yani zamanını çalarak etkiliyordu.
Çünkü oturduğu yerden sayıları takip etmek ne virüsü
durduruyor ne de aşıyı buluyordu olan geçen zamana oluyordu
Oysa virüs geçecek giden çoğu şey geri gelecek ama
kaybedilen zaman hiç gelmeyecekti
(İki-üç kuru öksürük
)
Anladığım kadarıyla bu öksürük daha da fazla konuşmam
müsaade etmeyecek
(Kameraya bakarak )
İzin verirseniz biraz da salgın
sonrasını anlatmak isterim tabii hastane odasında televizyondan takip ettiğim
kadarıyla
Evet öyle ya da böyle evine makarnayı depolayan da
depolamayan da, çantasında dezenfektan taşıyan da taşımayan da zor günleri
atlattı
Salgın bitti, karantina sona erdi.
Anlayacağınız doğanın zaferi pek de uzun sürmedi.
İnsanoğlu yeniden sokaklara döküldü.
İlk başta herkes karantinada en çok neyi özlediyse oraya
gitti.
Kimi kafelere, barlara kimi de camiye cemaatle namaz kılmaya
Tabii çocuklar da okullara...
Salgından kalan bir alışkanlık olsa gerek ilk günlerde herkes
temkinliydi
Hala maske ve eldiven kullananlar, geçmiş salgının bir
hatırlatıcısıydı
Tokalaşmalar, öpüşmeler kısa kesiliyor sosyal mesafe yarıya
inmiş olsa da hala gözetiliyordu
Kısacası salgın bitmiş ama etkileri kalmıştı
Gönül isterdi ki salgının temizlik ve hijyen konusundaki bu
etkileri biraz daha uzun sürsün
Ama tıpkı kazanılan milli maça haftalarca sevinmiyor,
tuttuğumuz partinin kaybettiği seçime aylarca üzülmüyorsak salgının bıraktığı
alışkanlıklara da uzun süre devam edemedik
A bu arada milli maçlar demişken bazı ligler sonuçlandı
bazıları kaldığı yerden devam etti
Virüse epey mesai harcayan sosyal medya hesapları da salgının
bitmesiyle futbola ve siyaset tartışmalarına geri döndü
Televizyondaki tartışma programları hekimleri hastanelerine
uğurladı ve boşalan koltukları da siyaset bilimciler ve ekonomistlerle doldurdu
Salgın sonrası ekonomisi de uzun süre sabahlara kadar
tartışıldı
Tıpkı virüsü konuşmak aşıyı bulmadığı gibi ekonomiyi
konuşmak da hiçbir şeyi düzeltmedi
Ama onlar yine de tartışmaya devam etti
Ekonomiyi asıl düzelten ise tabi buna düzelmek denilirse
Sokağa dökülen yüzbinlerdi
Kozmetik ürünleri yine kuyruklar oluşturmuş
Son kalan makarna için kavga edenler bu kez de son kalan ‘s’
beden kıyafet için kavgaya tutuşmuştu
Anlayacağınız insanoğlu yine kavga edecek bir şeyler bulmuştu
Mağazalarda hal böyle iken marketlerde kolonyanın satıldığı
reyon yeniden unutulmuştu
Öte yandan maske kuyruklarının yerini kozmetik kuyrukları
alsa da banka kuyruklarının yerini alan olmamıştı
Çünkü insanoğlu için para her durum ve şartta uğrunda sıraya
girecek öneme sahipti
(Uzunca bir öksürük)
Daha fazla konuşacak gücümün kaldığından emin değilim.
Velhasıl kelam tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sayılar azaldı ve tek hanelere kadar inip sonunda bir kişi kaldı.
ve ben de o sona kalan bir kişi olmanın verdiği ayrıcalıkla geçen
tüm süreci dilimin döndüğü kadar anlattım.
Anlayacağınız virüs mikrofonu sıradakine vermek üzere beklemeye geçti.
Evet evet bence virüsün elinde bir mikrofon vardı ve geçen bu süreçte
bizlere uzunca bir nutuk çekti.
Virüsten sonra ise mikrofonu kim alır bilemem ama birileri
o mikrofonu yine alacak ve yine bizlere bir şeyler söyleyecek orası kesin.
Bakarsınız bir deprem bakarsınız bir yangın olacak ve doğa o
mikrofonu yeniden eline alacak
Hoş mikrofonun sesi ne kadar açılır, ne kadar kulak verilir
orası bilemem.
Ama yine de o mikrofona konuşan birileri bulunur
Bakın işte bugün mikrofona ben konuştum, kamerada ben göründüm
(Hüzünle sırıtır.) Ha kamera demişken
(Ayağa kalkıp masaya yakınlaşır )
Kamera karşısına geçen herkesin dinlenmediğini bildiğim için de
(Masadan kamerayı alıp çekmeceye fırlatır )
Elime mikrofonu alsam da kaydı başlatmadım.
Konuştum ama kaydetmedim hiçbir şeyi.
(Alaycı bir kahkaha atar.) Neden mi?
Karşısına geçip güzel güzel anlatınca öğrenmez ki insanoğlu
İlk kıvılcımı görünce değil küllerini temizlerken öğrenir
yangını
Deprem çantasında değil molozların arasında öğrenir depremi
Laboratuvarda değil maske kuyruğunda bekler virüsleri
Saatlerce konuşsam kaydetsem ve milyonlar izlese de değiştiremem,
Sadece konuşarak hiçbir şeyi değiştiremem.
Zaten ne hastalık biter ne ölüm...
Onla bununla şununla öyle ya da böyle ölmeyecek miyiz?
Madem belli bir son var neden hala kesin olan son üzerinde
tartışıyoruz
Bırakın ölümleri, her geçen gün artan azalan sayıları
Eğer siz sadece sonu, sadece ölümü konuşursanız sizin de
sadece ölümünüzü konuşuruz
Sonu değil başı ve ortayı, sizi ve yaptıklarınızı tartışalım ölümünüzü değil.
İsminizi sadece mezar taşında değil bir çalışmada bir
başarıda okuyalım
Sizi mezarda değil yaptıklarınızla dimdik ayakta görelim
Ha bu arada siz hala virüs konusunu düşünüyorsanız...
Hiç merak etmeyin ya ölüp toprağa gömeceğim ya da mücadele edip mağlup edeceğim
ama her ne olursa olsun yok edeceğim bu virüsü!
Önemli olan ne virüs ne de ben sadece ve sadece
mücadelem!
(Işık kapanır, ana haber bülteni sunucusunun sesi duyulur )
Sunucu: İyi günler sayın seyirciler bültenimizi çok güzel
bir haber ile açıyoruz. Karantina altında olan son vakamız da iyileşerek
taburcu edildi. Böylelikle salgın tamamen bitti. Salgının bitmesi ile milyonlar
sokağa döküldü. Uzmanlar ikinci dalga bir salgın konusunda uyarıda bulundu (Ardı arkasına öksürür.)
SON
Metni okurken aynı zamanda olanları düşündüm ve gerçekten çok beğendim çok güzel yazılmış ve düşünülmüş. Teşekkür ederim 🙂
YanıtlaSilYazdıklarımı beğenip yorumunuzu benimle paylaşmanız beni çok mutlu etti. Güzel düşünceleriniz ve ayırdığınız vakit için teşekkür ederim :)
SilŞaka gibi hayran kaldım size, çok büyük Bi yeteneksiniz bende yazmaya çalışıyorum ama bu kadar sizin kadar etkili yansıtamıyorum, böylesine güzel iğnelemelr çok kıvrak Bi zeka açık algılama gerektirir ( Kİ bence) bana mail üzerinden zaman harcayanbilirseniz sevinirim, iyi günler, geceler mi her neyse bekliyorum üstat
YanıtlaSilHa bu arada!(Mcloydaaron@gmail.com)
SilMerhaba,
SilYorumunuz beni çok mutlu etti. Ayırdığınız vakit ve güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Yeterli istek ve çabayla çok daha iyi metinlerin sizin kaleminizden çıkabileceğini düşünüyorum. Yazım hayatınızda başarılar dilerim...
(İletişim için bıraktığınız mail adresine şimdi yazacağım.)
Şu anki yaşamış olduğumuz durumu çok güzen betimleyerek iazahtlarda bulunmuşsunuz gerçi son değil virüsün azgınlığı biri biter diğeri gelir insanoğlu hırsla kaşındıkça insanlar kendi üzerindeki hırs deneyimleriyle yine yapacaklar yapacaklarını, kıyameti doğaya bırakmaya niyetleri yok gibi ama umarım düşündüğümüz gibi olmazda silkelenerek kendimize gelebilmeyi de becerebilirsek insanlık o vakit gerçek değerini bulacak. Ama yazdığınız eser çok harika olmuş anlatım usturup yolu izi ve sonucu gayet iyiydi sana başarılar umarım yeni fikirlerle devam eder bizlerde bunları okuyarak sayende ufkumuza yenilerini eklemek lutfundan uzak kalmayız.
YanıtlaSilMerhaba,
SilÖncelikle ayırdığınız vakit ve güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Böyle güzel geri dönüşler almak yeni yazım süreçlerimde benim için motivasyon kaynağı oluyor. Daha iyilerini yazmak için çabalamaya devam ediyorum.
Sizlere sağlıklı ve huzurlu günler dilerim.
Saygılar...
Pandeminin ardından zaman geçmiş olmasına rağmen bu metni yeni okudum ve okuduğum en güzel tiyatro metinlerinden birisiydi. Yazan kişiyi zekasından dolayı tebrik etmek lazım.
YanıtlaSilMerhaba,
SilYorumunuz beni çok mutlu etti. Yeni yazacağım oyunlar için sağladığınız motivasyon ve ayırdığınız vakit için çok teşekkür ederim :)
Mükemmel
Sil